Sürgün Kayıkları

Sürgün Kayıkları


Bunlar başka kayıklar, bildiklerimizden değil. Ada sularında seyre çıkmış aşık kayıkları, ya da balıkçılarınki değil. Geçmişin pazar kayıkları da olabilirdi, adalarda dolaşıp satış yapan.
Bunların hiç biri değil.
Ağır bir tarihi sırtlananlar bunlar, Bizanslılardan başlayarak muhalifleri, prensleri, kaçakları taşıyanlardan.
Bazı ağırlıklar vardır ya, hiç bir ölçünün tartıp biçemediği, işte öyle ağırlıklar taşıdılar : hasret, yalnızlık… Bilinmezlik en çok…
Sürgünde başka ne var? Belki ölüm ve umutsuzluk, görüyorsunuz, kırgınlar…
Ama hayat bu, nasıl aldatır, nasıl dürüsttür ve nasıl yalancı! Umudun içinden umutsuzluk, umutsuzluğun içinden umut çıkarır.
Öyle ya, belki de kayıkların taşıdıkları, geldikleri bu yerde iyiydiler…
Yıpranmış bedenleriyle dinleniyorlarken, şimdi, bir sanatçının hayalinden yola çıkıp canlandılar.
Canlandılar, çünkü sanatçı, onlara olmazsa olmazlarını; yelkenlerini dokudu. O zaman, yeniden yaşamaya başladılar, bilinmez, belki rüzgârla buluşmanın hayalini bile kurdular…
Temizlendiler, baş köşeye kuruldular. Muhtemel ki, sanatçıya şükran duyuyorlar.
Bu bir anma, geçmişi hatırlama, yaşadığımız bu toprağa bir saygı duruşu sayılabilir.
Hem, haksızca yerinden yurdundan edilmiş herkese saygı duruşu sayılabilir.
Zehra Başar

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *